AĞAÇ BUDAMA ANKARA

12/31/2018

BİTKİ ZARARLILARI

BİTKİ ZARARLILARI



BİTKİLER ÜZERİNDE GÖRÜLEN ZARARLILAR
Unlu Bitler
 Şekil, büyüklük ve renkleri görüldüğü bitkiye göre değişiklik gösterir. Genel olarak vücut uzunca oval, üzeri un gibi ince beyaz mumsu tozlarla kaplıdır. turunçgillerde olmak üzere zeytin, dut, bağ, nar, muz, kavun, karpuz ve pek çok süs bitkisinde zarar meyvelerin dökülmesine neden olurlar..
Kültürel mücadelede bahçe temizliğine dikkat edilmeli, sürümler tavında yapılmalı, ağaç taçları hiçbir zaman birbirine kavuşacak kadar yakın olmamalıdır. Bitkiler arasında güneşlenme ve hava akımı sağlanmalıdır. Biyolojik mücadelede doğal düşmanları ortama salınmalıdır. Kimyasal mücadelede ise zararlının ilk görüldüğü anda yoğunlaşmasını beklemeden uygun insektisit ile ilaçlama yapılmalıdır.


KABUKLU BİTLER 
 bitkilerin en çok yapraklarını, sonra meyvelerini tercih eder,  Bitkileri sokup emmek suretiyle kalite ve kantite kaybına neden olurlar.
 Tozlu yol kenarlarındaki bahçelerde doğal düşman faaliyetleri sınırlı olduğundan popülasyonu daha da artar.
  Kültürel, biyolojik ve kimyasal mücadele yapılır. Kültürel mücadelede hastalıklı bitkiler kuvvetli olarak budanmalı, zararlılar ile yoğun bulaşık olan kuru veya kurumaya yüz tutmuş dallar kesilip yakılmalıdır. Zararlılar daha çok tozlu yol kenarlarındaki bahçelerde yoğun olarak bulunduğundan bu yollar toz kaldırmayacak şekilde ziftlenmeli veya asfaltlanmalıdır. Biyolojik mücadelede doğal düşmanlardan gerektiği gibi yararlanılması için gereksiz yere ilaçlama yapılmamalıdır. Kimyasal mücadele de zararlı bitkide görüldüğünde uygun ilaçla ilaçlanarak yapılır. Ancak büyük meyve ağaçlarında ilaçlama biraz farklılık gösterir
Ağacın önce iç tarafları, sonra dış tarafı iyice ilaçlanmalıdır.
İlacın mümkün olduğu kadar yere damlatılmamasına özen gösterilmeli ve yüksek basınçlı motorlu pülverizatörlerden biri kullanılmalıdır. 
Yaprak Bitleri
 Vücut uzunlukları, zarar yaptıkları bitkiye göre değişmekle birlikte 2-3.5 mm boyunda; renkleri ise sarımtrak, yeşil, koyu yeşil ve siyah olabilir. Kışı, tomurcukların dibinde veya yakınında yumurta hâlinde geçirirler. Sonbaharda meydana gelen dişiler, yumurtalarını tomurcukların dibine veya yakınına bırakır. Bunlar, ilkbaharda açılır. Yeni çıkan bireyler, tomurcukların üzerinde veya çiçeklerin içerisinde beslenirler ve doğurarak çoğalırlar. Sonra çiçek, çiçek sapı, meyve ve meyve sapı üzerinde görülürler. Daha sonra yapraklara taşınarak koloniler oluştururlar. Nisan-mayıs aylarında kanatlı bireyler oluşur. Mayısta en yüksek bulaşmayı yaparlar.
Yaprak bitleri, bitkilere ince uzun hortumunu sokup öz suyunu emerek beslenir. Bu zararlı, aynı zamanda virüs taşıyıcısı (vektörü)’dır. Koloniler hâlinde sürgün, tomurcuk ve yapraklarda bulunurlar. Saldırısına uğrayan yapraklar, önce uzunlamasına ikiye katlanır; sonra spiral şeklinde, bazen de değişik biçimlerde kıvrılır. Zararlı, çiçeklerin açılmasını engeller; erken kurumalarına ve dökülmelerine yol açar. Dişi organ ve genç meyvelerde yaptığı emgiler nedeniyle meyvelerin ve çiçeklerin şekilleri de bozulur.
Kültürel, biyolojik ve kimyasal mücadele edilir. Kültürel mücadele de izlenen yollar şunlardır:
Bahçe içerisindeki yabancı bitkiler imha edilmeli.
 Toprak işlemeye özen gösterilmeli. Biyolojik mücadele doğal düşmanları ortama salınarak yaprak bitleri ile savaşılabilir. Kimyasal mücadelede ise sürgünlerin % 20’sinde sürgün ve taze yaprakların alt yüzeyinde yaprak biti kolonileri görülmeye başladığı zaman uygun ilaçla ilaçlamaya geçilebilir.
 Beyazsinek erginleri yaklaşık 1 mm boyunda olup genel görünüşü beyaz renktedir.Yumurtaları kısa bir sap ile yaprağın alt epidermisine tutturulur Beyazsinekler, seralardaki tüm bitkilerde ve özellikle sebzelerde ortamın sıcaklığına ve nemine bağlı olarak mevsim boyunca yaşamlarını sürdürebilir.  serada yetişen bitkilerde özellikle domates, hıyar, biber, fasulye ve patlıcanda zararı önemlidir.
Beyazsinek erginleri gerek beslenme ve yumurta bırakma, gerekse dinlenme için yaprakların ve bitkilerin alt yüzeylerini tercih ederler. Larva ve erginler, bitki özsuyunu emerek yaprakta küçük lekeler hâlinde sararma meydana getirirler. Bitki zayıflar, meyve verimi azalır, bitki zamanla kurur. Ayrıca beslenme esnasında tatlı ve yapışkan bir madde salgılarlar.  verim düşer, ayrıca ürünün pazar değerinin düşmesine neden olur. Beyazsinek erginleri, bazı virüs hastalıklarının taşınmasında da önemli rol oynar.
Kültürel, biyoteknolojik, biyolojik ve kimyasal mücadele yöntemleri izlenir. Beyazsinek mücadelesinde başarılı olmak için mutlaka alınması gereken kültürel yöntemler aşağıda sıralanmıştır: Sağlıklı fide elde edebilmek için bitkiyi fide döneminde de zararlıya karşı korumalı, bunun için havalandırma açıklıkları mutlaka tül ile kapatılarak sera içerisine girmesi engellenmelidir. Sera çevresinde ve içindeki yabancı otlar yok edilmelidir.Sera içindeki nemi aşırı yükseltmemek için gereksiz sulamalardan kaçınmalı ve havalandırma yeterli düzeyde yapılmalıdır. Gereğinden fazla azotlu gübre bitkilere verilmemelidir. Bitki bünyesindeki azot beyazsinek için uygun bir besin ortamıdır. kültürel yöntemlerle birlikte beyazsineğin serada varlığını belirlemek için fide dikimi ile birlikte dekara 1 adet olacak şekilde sarı yapışkan tuzaklar, bitkinin 10–15 cm üzerinden asılır. Tuzaklar kirlendikçe yenisi ile değiştirilir.
 Galeri Sinekleri
 Yaprak galeri sineği, sera koşullarında bütün mevsim görülebilir. Kışlama yoktur. Kışın seralarda, yazın ise yabancı ot ve sebzelerde görülürler.
 Ergin ve larvaları tarafından zarar meydana gelir. Erginler, beslenme ve yumurta bırakmak için yapraklarda küçük yaralar açarlar. Bu beslenme yaraları, geniş oranda hücre bozulmasına neden olur. Larvalar, beslenmek için yaprakta galeriler açarlar. Bu galeriler, bitkinin fotosentez yeteneğini büyük ölçüde azaltır. Galeriler, yaprakta geniş alanları kaplayabilir. Daha sonra zarar görmüş bölgeler sararıp kurur ve ileri aşamalarda yaprakların dökülmesine, tomurcuk ve çiçek gözlerinin düşmesine neden olurlar. Göze güzel görünmemesinden dolayı süs bitkilerinde ürünün pazarlama değerinin düşmesine ve ekonomik kayba neden olurlar. Genç bitki ve fidelerde gelişmeyi yavaşlatarak ürün ve değer kaybına da neden olurlar. Aynı zamanda yaprak galeri sinekleri, sebzelerde de önemli ekonomik kayba neden olurlar.
Karantina, kültürel, biyoteknik ve kimyasal mücadele yöntemleri ile yaprak galeri sinekleri ile mücadele edilir. Karantina önlemlerinde özellikle dışarıdan ithal edilen kesme çiçeklerin, saksı çiçeklerinin ve üretim materyallerinin bulaşık olmamasına özen gösterilmelidir. Bir bölgeden diğer bir bölgeye gönderilen süs bitkileri özellikle incelenmelidir.
Kültürel yöntemleri ise şöyle sıralayabiliriz: Sera ve fide yastıklarının çevresinde bulunan yabancı otlar temizlenmelidir. Seralardaki havalandırma açıklıkları tel ile kapatılmalıdır.
 Bulaşık bitki artıkları imha edilmeli ve bulaşık bitkiler dikilmemelidir. Toprak 10 cm derinliğinde sürülerek toprakta bulunan pupalar yok edilmelidir.Malçlama yapılarak torağın nemli kalması ve pupaların nemden ölmesi sağlanmalıdır.
Biyoteknik mücadelede seraya fide dikimiyle birlikte ilk ergin uçuşunu belirlemek için dekara 1 adet tuzak asılır. İlk ergin uçuşunu belirledikten sonra toplu tuzak kurmak amacıyla sera içinde 10 m’ye 1 tane gelecek şekilde sarı tuzaklar 3 m aralıklarla asılır. Asılan bu tuzaklar, bitkilerin 10–15 cm üzerinden asılmalıdır. Tuzaklar kirlendikten sonra yenileri ile değiştirilmelidir. 
Tripsler
Erginleri, 1 mm kadar uzunlukta dar ve yassı vücutludur. Renkleri açık sarı veya sarımsı esmer renkte olabilir. Çok hareketli böceklerdir.
 Zarar şekilleri: Nimf ve erginler, bitki öz suyunu emerek zararlı olurlar. Böcek yoğunluğunun fazla olduğu yerlerde yaprakların üst kısmında yanıklar meydana gelir. Yapraklar zamanla solar, bükülürve beyazımsı bir hâl alır. Bazı türleri ise hem yaprakta hem çiçekte beslenerek zararlı olur. Tripsler, bazı sebze virüs hastalıklarının vektörüdür.
Mücadelesi: Kültürel ve kimyasal mücadele yöntemleri izlenir. Kültürel önlem olarak zararlı ile bulaşık bitki artıkları imha edilmelidir. Toprak işlemesi ve yabancı ot mücadelesi yapılmalı ve küçük delikli tül ile seraların havalandırma açıklıkları kapatılmalıdır. Tripslerin kimyasal mücadelesine karar verebilmek için küçük yapraklı bitkilerde yaprak başına 10 adet, büyük yapraklı bitkilerde yaprak başına 20 adet zararlı sayısına ulaşılmalıdır. Akarlar ( Kırmızı Örümcekler (Acarina)  Akarlar, çıplak gözle zor görülecek kadar küçük zararlılardır. Vücutları yumurta veya armut şeklindedir. Vücutlarında değişik şekil ve büyüklükte kıllar, dikenler ve tüyler bulunur. Renkleri türlere, gelişme dönemine ve mevsime göre değişiklik gösterir.

 Zarar şekilleri: Kırmızı örümcekler bitkilerin yaprakların, öz suyunu emerek ve bitkiye zehirli madde salgılayarak zarar yaparlar. Zarar gören yapraklarda; önce beyaz, sonra sarı kahverengi lekeler meydana gelmeye başlar. Daha sonra bu lekeler birleşerek yaprağın kurumasına ve sonunda dökülmesine sebep olur. Şiddetli zarar gören yapraklar kurşun veya gümüş rengini alır. Bitki zayıf kalır, meyve gözleri iyi gelişemez ve ertesi yıl verim azalır. Sürgünler pişkinleşmez ve kış donlarından zarar görür.
Kırmızı örümceklerle kültürel, biyolojik ve kimyasal yöntemlerle mücadele edilir. Kültürel önlemler alarak kışın veya erken ilkbaharda, bitkilerin kök boğazı ve gövdelerindeki sıyrılmış kabuklar kaldırılarak altında kışlayan akarların ölmesi sağlanmalıdır. Yere dökülen yapraklar toplanarak bahçeden uzaklaştırılmalı, bahçenin bakım işlemleri uygun olarak yapılmalıdır.
Biyolojik mücadelede akarların çok etkili doğal düşmanları bulunmaktadır. Doğal düşmanları korumak ve desteklemek suretiyle etkinlikleri artırılmalıdır. Bunun için yararlılara zararsız veya az zararlı olan seçici ilaçlar tercih edilmelidir. İlaçlama zamanı, bunların en az zarar göreceği şekilde ayarlanmalıdır. Bu yararlılar, yoğun olarak bulunduğu bahçelerden toplanarak bulunmadığı veya az bulunduğu bahçelere bulaştırmak suretiyle biyolojik mücadelede kullanılmalıdır. Kimyasal mücadelede ise kırmızı örümceklere karşı kış mücadelesi önerilmemektedir. Akarların kimyasal mücadelesine karar verebilmek ve ilaçlama zamanını doğru bir şekilde belirleyebilmek için bahçedeki kırmızı örümcek yoğunluğu ve doğal düşman popülasyonunun saptanması gerekir. Daha sonra uygun akarisitlerle kimyasal mücadele yapılmaktadır.

TOPRAKTA GÖRÜLEN ZARARLILAR
Nematodlar
Nematodlar tatlı ve tuzlu sular ile nemli topraklarda yaşadıkları gibi canlı ve ölü hayvanlar ile bitkilerin üzerinde veya içinde yaşarlar. Büyüklükleri 0.5-1.5 mm uzunluğundadır. Çoğunlukla vücut, uzun ve silindirik yapılı yumuşak ve halkasızdır. Vücutları genellikle renksiz olup bazen beslendikleri bitkilere göre yeşil, esmer ve siyah olabilir. Vücutları, dış etkilere karşı dayanıklı bir deri tabaka ile kaplıdır. Bacak ve gözleri yoktur, sürünerek hareket ederler.
Zarar şekilleri: Nematodlar birçok bitkilerin kök, soğan, yumru, gövde, yaprak,  bitkinin öz suyunu emerler. Bu salgıya bitkinin gösterdiği reaksiyon sonucu urlar ve anormal oluşumlar meydana gelir. Stiletin sokulmasıyla bitki hücreleri yırtılır, dokular bozulur ve iletim demetleri görevlerini yapamazlar. Bunun sonucunda bitkide solma, sararma, bodurlaşma, renk değişiklikleri, kıvrılma, aşırı derecede dalların oluşması, yumru ve köklerde saçaklanma, yumuşama ve çürümeler olur. Ayrıca beslenme sırasında viral hastalık etmenlerini hasta bitkiden sağlam bitkiye taşıyarak direk zararlı olurlar. Beslenme sırasında açtıkları yaralardan bazı fungal ve bakteriyel hastalılara kapı açarak dolaylı olarak zarar verirler.
Nematodlarla mücadeleye önce topraktaki varlığının anlaşılması ile başlanır. Nematodların topraktaki varlıları iki yolla anlaşılır;
Nematolojik toprak analizleri: Tarla boşken alınan toprak örneği analize yollanarak toprakta serbest olarak yaşayan 2.devre kök-ur nematodu larvası aranır.
Bitki köklerinde makroskobik yoldan ur arama: Nematodların konukçularının yetişmekte olduğu tarlalarda özellikle yaz sonu veya sonbahar aylarında bitkiler sökülerek köklerinde kök ur nematodu aranır. Bu şekilde arazinin ne kadar kısmında nematodun olduğu ve zararın ne kadar ilerlemiş olduğu saptanır.
Nematodlar tespit edildikten sonra mücadele yöntemlerine geçilir. Nematodlarla kültürel, biyolojik, fiziksel ve kimyasal yollarla mücadele edilir.
Kültürel mücadele: Kültürel mücadele yöntemlerini şöyle sıralayabiliriz;
 Ekim nöbeti
Toprağı nadasa bırakma
 Yabancı otların yok edilmesi
 Dayanıklı çeşitlerin seçimi
 Nematodla bulaşık bitkilerin yok edilmesi  İyi bakım ve toprağın verim özelliğinin artırılması
Toprakta bitki paraziti nematodlar için genel olarak biyolojik kontrolü doğal düşmanları kök-ur nematodları için de geçerlidir.
Toprağın yaprak çürüntüsü, ahır gübresi ile gübrelenerek toprağın fiziksel özeliklerini geliştirme ve besin maddelerince zengin hâle getirilerek biyolojik mücadeleyi de hızlandırdığı ve nematod zararını büyük ölçüde azalttığı saptanmıştır.
 Genel nematod savaşı yöntemlerinden biri olan su buharı veya sıcak su ile toprakta veya bitki üreme materyalinde nematodların öldürülmesi, çok masraflı olmalarından dolayı kullanılamazlar.
Kimyasal mücadele: Kök-ur nematodlarına karşı kimyasal savaş en fazla başvurulan yöntemdir. Kimyasal savaşta kullanılan ilaçlar, ekim dikim öncesi boş araziye uygulanmalıdır. 20 cm derinliğinde ve toprak sıcaklığının 15–20 oC olduğu ilkbahar, yaz veya erken sonbahar aylarında ilaçlama yapılır.
İlaçlama öncesinde toprak; derince işlenmiş, ufalanmış ve bir önceki mahsulden kalmış bitki artıklarından temizlenmiş olmalıdır. Bunun için de toprağın, ilaçlamadan birkaç hafta evvel sürülmüş olması gerekir. İlaçlamanın uygulanacağı toprak ne çok kuru ne de çamur olmalı, en iyi tohum ekme tavında olmalıdır. Kimyasal mücadelede nematositlerden faydalanılır.
Danaburnu ( Gryllotalpa gryllotalpa )
Tanımı: İri yapılı ve dolgun vücutludur. Uzunluk ergin böcekte 5–6 cm olup koyu kahverengi ile kızıl kahverengi arasında değişen renktedir. Vücut, kadife gibi tüylerle kaplıdır. Ön bacakları çok kuvvetli tipik kazıcıdır. Vücudunun sonunda çok belirli iki adet cerci bulunur. Gündüzleri ön bacakları ile açtıkları galerilerde yaşarlar. Bazen toprak yüzüne de çıkarlar. Sıcak yaz gecelerinde daha aktiftirler. Genellikle yaşama yeri olarak galeri açmaya uygun olan kültüre alınmış nemli, bol humuslu, killi, kumlu toprakları seçerler. Kışı toprak altında geçirir. İki yılda bir döl verir. Haziran ve temmuz aylarında toprakta açtıkları tünellerin sonunda yumurta odalarına yumurta bırakırlar.
Baharda toprak yüzeyine yakın derinliğe gelip beslenirler, bir kışı daha geçirip ertesi yaz ergin olurlar.
Zarar şekilleri: Ergin ve nimfleri toprak içinde galeri açarak ilerlerken rastladıkları her tür bitki köklerini ve yumrularını yerler. Özellikle yeni dikilmiş veya yeni çimlenmiş sebze fidelerinin köklerini keserek kurumalarına neden olurlar. Yumrulu sebzelerin ise toprak altında bulunan yumrularını kemirerek zarar verirler. Danaburnu yoğunluğu yüksek olduğu zaman bitkilerde büyük ölçüde zarar meydana gelir. Danaburnu, polifag bir zararlıdır. Tüm sebzeler, süs bitkileri, tarla bitkileri, meyve ve orman fidanlarında zarara neden olurlar. Bazı kuşlar ve kümes hayvanları, danaburnu nimf ve erginlerinin doğal düşmanlarıdır. Ancak zararlının gece aktif olması ve toprak altında bulunması doğal düşmanların etkinliğini azaltmaktadır.
Mücadelesi: Kültürel ve kimyasal mücadele yöntemleri yapılır. Kültürel önlemlerde küçük bahçeler mümkün olduğunca göllenecek şekilde su altında bırakılarak danaburnu nimf ve erginleri öldürülebilir ya da zararlı, gübreli ve sıcak toprakları sevdiklerinden arazinin uygun yerlerine yaz sonuna doğru gübre kümeleri bırakılır. İlkbahar başında bunlar toplanarak nimf ve erginler öldürülür. Toprağın iyi ve zamanında işlenmesi ile zararlının toprak altında bulunan yumurta, nimf ve erginleri yok edilir. Kimyasal mücadelede ise öncelikle ilaçlama zamanının doğru olarak tespit edilmesi gerekir. Çeşitli kültür bitkilerinde ayrım yapmadan beslenmeleri, çoğalma ve canlı kalma güçlerinin yüksek olması nedeniyle yoğunluğa bakılmaksızın mücadeleye geçilmelidir. Bir yerde bulunup bulunmadıkları yenik bitki, galeri sayısı, nemli toprakların 1 cm altındaki yüzeysel kazı izlerinin incelenmesi ile anlaşılır. Zehirli yem hazırlamak için önerilen ilaçlardan herhangi biri önce kepek ile kuru kuruya karıştırılır. Daha sonra içinde şeker eritilmiş su ile yavaş yavaş nemlendirilir. Nemlendirme derecesi, kepeğin sünger hâline gelmesi şeklinde ayarlanır. Bu hazırlanan zehirli yem, akşamüzeri bahçe sulandıktan sonra bitki diplerine gelecek şekilde dekara 8 kg hesabı ile atılır.
Köstebekler
20–70 cm derinlikte toprak altında açtıkları tünellerde yaşarlar. Tek yöne doğru uzayan tüyleri, toprakla uyumlu boz renkleri ve kuvvetli bir kafa yapısına sahiptirler. Köstebekler, tünelleri açabilmek için toprağı burnuyla yukarı doğru sürerek küçük tepeler oluştururlar. Baş bölümünü kaplayan kıllar arasında gözleri kaybolduğundan çevresini iyi seçemezler ve bu yüzden kör köstebek diye adlandırılırlar. Ağzının kenarında bulunan ince kıllar çok duyarlıdır. Başının ön tarafı sivridir, ağzında kırkı bulan sivri dişleri vardır. Kulakları küçük olduğundan dikkatli bakılmazsa görülmezler.
Zarar şekli: Köstebek toprak altında yaşadığı için tarım arazilerindeki bitkilere toprak altından zarar verir. Toprağı kabartarak tümsek oluşturduklarından özellikle yeni dikilen fidelerin yerlerinden oynamalarına sebep olurlar. Ayrıca kök salmış bitkilerin köklerini de yiyerek zarar verirler. Kültür bitkileri ile çayır ve meraların yeşil kısımlarını, tohum ve meyvelerini, fidanların kök boğazını kemirmek suretiyle de zarar verebilirler.
Mücadelesi: Kültürel ve kimyasal mücadele yöntemleri izlenir. Kültürel önlemlerde derin toprak işlemesi, rotasyon, tarla temizliği ve tarlayı su altında bırakmak birey sayısını düşürür. Kimyasal mücadele yönteminde ise fostoxin tabletler kullanılır. Köstebeklerin kabarttığı toprak, kürekle açılarak delikler açığa çıkarılır ve bu delikleri kapatacak büyüklükte kayalar deliklerin yanına konulur. Her deliğe 2–3 adet fostoxin tableti bırakıldıktan sonra delik ağzı kaya ile iyice kapatılır. Bu uygulama tüm deliklere yapılmalıdır.
 Mollusitler( Salyangoz) ve Sümüklü böcekler)
Tanımı: Salyangozlarda vücut, bir kabuk ile örtülüdür. Kabuk yüksekliği 40–50 mm olup rengi grimsi kahverenginde veya daha açık renklidir. Sümüklü böceklerin ise vücudu çıplaktır. Boyları 30–60 mm arası ile 30–160 mm arasında değişir. Vücutlarının üzerinde siyah çizgiler bulunur. Kışı dinlenerek geçirirken ilkbaharda ise faaliyete başlarlar. Toprakta açmış oldukları 8–10 cm derinliğindeki çukurlara 60–70 arasında değişen yumurta bırakırlar. Genellikle başkalaşım geçirmezler. Yağmurlu ve nemli havalar dışında gündüzleri aktif olmayıp geceleri faaliyet gösterirler.
Salyangoz zararlısı
zarar şekilleri: Tarla ve bahçelerde kültür bitkilerinin yaprak, sürgün ve meyvelerini kemirmek suretiyle zararlı olurlar. Kemirdikleri yaprakların yalnızca damarlarını bırakırlar. Popülasyon yoğunluğuna bağlı olarak ekonomik önemde zararlar meydana getirirler.

Salyangoz ve sümüklü böcekler yazlık sebzelerde, fidanlarda, turunçgillerde, meyve ve orman ağaçlarında, tarla bitkilerinde, çilek ve süs bitkilerinde zararlı olurlar. Dane yiyenler dışında çeşitli kuşlar, tarla fareleri ve özellikle limon sıçanı başlıca doğal düşmanlarıdır.
Mücadelesi: Kültürel ve kimyasal mücadele yöntemleri izlenir. Kültürel mücadelede ilkbaharda popülasyon yoğunluğunun az olduğu durumlarda toplanıp imha edilmelidir. Yabancı otlar, salyangoz ve sümüklü böceklerin beslenme ve barınmalarında önemli rol oynadıklarından kültür alanları içinde yabancı ot temizliğine önem verilmelidir. Kimyasal mücadele ilkbahar aylarında yapılır. Fakat zararları görüldüğünde diğer zamanlarda da yapılabilir. Önerilen hazır yem, avuçta sıkıldığı zaman dağılmayacak kadar su ile ıslatılarak akşamüzeri salyangoz ve sümüklü böceklerin zararlı olduğu alanlara 2 m ara ile küçük parçalar hâlinde dağıtılır. Yem dağıtılmadan önce serpilecek alan sulanırsa salyangoz ve sümüklü böceklerin daha çabuk bu alana gelmesi sağlanır
Çekirgeler, tarla fareleri, ambar ve depolardaki fare ve sıçanlar, tarla tavşanı, zararlı kuşlar, kertenkele ve karıncalar tarım alanlarında zarar yapan diğer canlılardadır.
Tarla faresi
Tarla fareleri, 4–6 giriş deliği bulunan 10–70 cm derinlikteki toprak altı galerilerinde yaşarlar. Gece ve gündüz aktif olmakla birlikte özellikle geceleri daha faaldirler. Ortalama ömürleri 3–4 yıldır. Zarar şekilleri: Tarla fareleri, kültür bitkileri ile çayır-mera bitkilerinin yeşil aksam, tohum ve meyvelerini, ormanlarda fidanların gövdelerini yemek, kemirmek, kesmek ve kirletmek suretiyle zarara uğratırlar. Beslendikleri alandan daha sonra başka yerlere geçerek zararlarına devam ederler. Sıcak aylarda yeşil, serin aylarda kuru yemi daha fazla yerler. Zarar dereceleri popülasyon yoğunluğuna bağlı olarak % 100’e kadar çıkabilir.
 Mücadelesi: Kültürel ve kimyasal mücadele yöntemleri izlenir. Kültürel mücadelede derin toprak işlemesi, münavebe, tarla temizliği, sistemleri su ile doldurma, kapan kurma gibi önlemlerle tarla fareleriyle mücadele edilir. Tarla fareleriyle kimyasal mücadele iklim uygun olduğu sürece her zaman yapılabilir. Ancak en uygun ve etkili olan zaman, kıştan çıktıkları ve en zayıf oldukları ilkbahar ve sonbahardır.  
 Tarla Tavşanı 
 Dar, uzun ve ucu yuvarlak olan kulakları, başından daha uzun olduğundan öne doğru büküldüğünde burun kısmını geçer
Tarla tavşanları besin bulmakta güçlük çektikleri kış aylarında özellikle arazinin karla örtülü olduğu devrede meyve, kavak ve söğüt fidanlarının gövdelerini kemirerek çam ve ibreli ağaçların yer seviyesinin üst kısmında kalan tepe sürgünlerini yiyerek kurumalarına sebep olur. 
Zaman zaman lahana, marul ve havuç gibi sebzeleri de yiyerek zarar verirler.  Biyolojik mücadelede tarla tavşanlarının doğal düşmanları olan tilki, kurt, çakal, sansar, gelincik, yabani kedi, köpek ve yırtıcı kuşların korunması şarttır.
 Kimyasal mücadelede ise kemirilen fidanın cinsine ve kemirilmesinin yaygınlığına göre karar verilir. Eğer yaptığı zarar büyük ölçüde ise kaçırıcı bir ilaçla kemirilmesini istemediğimiz ağaçlar ilaçlanır. Bu ilaçlama genellikle kasım-aralık aylarında yapılır.
 Zararlı Kuşlar
 Ekin kargası, serçeler ve sığırcıklar zarar yapan kuşlardır https://www.youtube.com/watch?time_continue=2&v=RiWVKI-eXQs

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder